EĞRİ BÜĞRÜ

EĞRİ BÜĞRÜ
                  SEFİLÎ’ye nazire*
 
Düşeni kaldırır yerden sanırsın
Görürsün uzanan el eğri büğrü
Konuşur tatlıca bir de bakarsın
Ağızda dolaşan dil eğri büğrü
 
Onca kıştan sonra baharı görür
Mayısta ağaca sular ki yürür
Bin çiçek her yeri donatır bürür
Meyveyi taşıyan dal eğri büğrü
 
Maviyi karayı denize döksen
Sarıyı yeşili göklere eksen
Şu gökkuşağında renklere baksan
Aldatır gözleri al eğri büğrü
 
Unutma her düzün vardır yokuşu
Yokuşu çıkanlar bulur inişi
Dostunun da bil ki olur yanlışı
Sarılır boynuna kol eğri büğrü
 
Doğa verir sana ekmeği aşı
Boş değil dünyanın toprağı taşı
İç içedir yaşamın baharı kışı
Gonca verir diken gül eğri büğrü
 
İyiyi kötüyü bilmeli kişi
Seçmeli elbet de kuruyu yaşı
Yorarlar ayaklar düşünen başı
Çeker tüm yükünü bel eğri büğrü
 
İnsanca yaşansa dostluk yiter mi
Doymayana umman olsa yeter mi
Çalış didin uğraş geçim biter mi
Ne sorarsın işte hâl eğri büğrü
 
 Gelmiş bir araya canların özü
Söylemiş çağırmış anmışlar bizi
Mecliste koymuşlar düzene sazı
Çalınır göğsümde tel eğri büğrü
 
Gurbetten sılaya aralar kalır
Aklar gider burda karalar kalır
Her bir dosttan derin yaralar kalır
Taşırsın sırtında çul eğri büğrü
 
Eylülde yaylanın çiçeği solar
Meyveler tahıllar ambara dolar
Kar yağar kış gelir kapıyı çalar
Isıtır sırtını şal eğri büğrü
 
Gidemedim yıllar oldu yurduma
Derdi meşekketi taktım ardıma
Yüklenmişim onca yükü sırtıma
Gidiyor Artvin’e yol eğri büğrü
 
Kararır gökler de yağmurlar düşer
Irmaklar kabarır dereler taşar
Kalmışsan ortada imdada koşar
Geçersin karşıya sal eğri büğrü
 
Tutsam Uzaklar’dan dostu çağırsam
Çıksam dağlara da “Hayden!” bağırsam
Şavşat’tan Ehlocan türkü çığırsam
Akar gözlerimden sel eğri büğrü
              
                     15 Nisan 2009
                           Erdem UZAKLAR
 
*Şavşatlı halk şairi Kasım DURSUN
 
U Z A K L A R A
 
NE BİLEM
 
Tutsa da odlara atsalar beni
Yanar mıyım yanmaz mıyım ne bilem
Çıkarıp ateşten kurban etseler
Kanar mıyım kanmaz mıyım ne bilem

İşlese derinden yürek yarası
Işık gözlerinin gitse karası
Bir daha gelmese görüş sırası
Anar mıyım anmaz mıyım ne bilem

Kalabalık şu insansız bellerden
Betonlaşmış çirkin uzak ellerden
Asfaltlanmış geniş geniş yollardan
Döner miyim dönmez miyim ne bilem

Uzaklar'ı çocuk gibi ağlatsan
Ateş ile yüreğini dağlatsan
Yangınıma şu Çoruh'u bağlatsan
Söner miyim sönmez miyim ne bilem


E.UZAKLAR
"BULDUM" KÖZLEMELERİ
 
Dikenin gülünü buldum

Yakanın ilini buldum
Koştum ki söndürem belki
Yananın külünü buldum

Bitirdim dalda buldum
Yitirdim elde buldum
Aradım aşka çare
Bak işte dilde buldum

Aradım alda buldum
Kovanda balda buldum
Ben seni her anımda
Yanımda yolda buldum

Suyun gözünü buldum
Odun közünü buldum
Çok okudum yazdım da
Sözün özünü buldum

E.UZAKLAR
"VAR " KÖZLEMELERİ
 
Her toprağın bir taşı var
Her kurunun bir yaşı var
Araştır da bak ey dostum
Her gerçeğin bir düşü var

Her yanışın bir sönüşü var
Her gidişin bir dönüşü var
Unutmayın ey çocuklar ki
Her yokuşun bir inişi var


Her baharın bir güzü var
Her bir kışın bir yazı var
Aklından hiç çıkarma ki
Her gecenin gündüzü var

Her ırmağın bir akışı var
Her güzelin bir bakışı var
Düşün taşın yanıt bulursun
Her girişin bir çıkışı var

Her bir kulağın bir duyuşu var
Her bir ozanın bir deyişi var
Dinle bak ne diyor şu atasözü
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var

E.UZAKLAR
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol